Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.

Bir gün İstikbal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tershanelere girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, İktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr ü zururet içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

EY Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstikbâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk - 20.10.1927

Normal zamanda bu bloga başlamaya hiç niyetim yoktu. Çünkü hali hazırda İngilizce devam ettirdiğim bir blogum vardı.

Ancak son zamanlarda bazı şeyler değişti. Normalde bir konu hakkında blog yazmadan önce "yazmak istediğim bloglar" listesine o konuyu ekler ve konu hakkında birşeyler yazabilirmiyim diye hem o konu hakkında araştırma yapar hemde okuyucu bunu okurmu diye biraz düşünür tartışırdım.

Geçtiğimiz haftalarda yine aynı şekilde yazmak istediğim konuların hepsini listeledim. Ancak sonrasında birşey dikkatimi çekti.

Hakkında yazmak istediğim şeyler blogumun şu anki kitlesine değilde daha çok Türk insanına hitap eden düzeydeydi.

Önceden olsa bu yazıların hepsini siler atardım ancak bu sefer o konularada birer şans vermem ve hakkında yazmam gerektiğini düşündüm. Ancak ufak bir sorun vardı. Bu konuları yazabileceğim bir Türkçe blogum yoktu.

Ilk başta yazılarımı Twitter üzerinde flood şeklinde paylaşmayı düşündüm, ama bu sefer içeriklerim yalnızca Twitterda olacaktı ve bu benim istemediğim bir durumdu.

Sonrasında Medium üzerinde paylaşmayı düşündüm ama platformun Türk kitlesi oldukça düşük olduğu için orada paylaşmakta anlamsız olurdu.

Tüm bunları düşündükten sonra kendi sitemin Türkçe bir versiyonunu oluşturup yazılarımı burada paylaşmanın daha mantıklı olacağını düşündüm.

Ve sonuç olarak buradayım

Bugünden itibaren içeriklerimi siz değerli okuyucularımla artık hem Türkçe hemde İngilizce olarak paylaşmak adına tr.yyilmaz.com.tr adresinde karşınızdayım.

Umuyorumki bu hepimiz için güzel bir başlangıç olur.

E-posta ile cevapla